17 Nisan, Türkiye’nin en özgün, en çağdaş ve demokratik eğitim kurumları olan köy enstitülerinin kuruluş yıl dönümüdür. 1940 yılında, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı döneminde kurulan, 1946 yılında yine aynı iktidar tarafından kuruluş amacından uzaklaştırılan ve nihayet 1954 yılında Demokrat Parti iktidarı tarafından tamamen kapatılan bir eğitim/öğretim kurumundan söz ediyoruz. Bu yazımızda, konuyu daha anlaşılır kılmak için biraz gerilere gitmemiz gerekiyor.
Bizde, zorunlu ilköğretim uygulaması, II. Mahmut’un 1824 yılında yayımladığı fermanı ile başladı. Öğretmen yetiştirmek amacıyla ilk öğretmen okulu da 16 Mart 1848’de açıldı. Kurtuluş savaşı sonunda, modern bir devlet yaratma amacıyla, çıkılan bu yeni yolda, bir an önce insanların eğitilmesi gerekiyordu. Yeni yönetim, çağı yakalamak, çağdaş bir toplum yaratmak ,”muasır medeniyet seviyesine” yükselebilmek için “az zamanda çok ve büyük işler yapmak” zorunda olduğunun bilincindeydi. Toplam nüfusun %80’ini oluşturan köylünün bir an önce eğitilmesi bu yüzden çok önemliydi.
1926 yılında, ilkokul sayısı 4.770, öğretmen sayısı ise 19.062’ydi. 40.000 köyün 35.000’ininde okul yoktu. Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati, Kayseri ve Denizli’de açtığı iki “Köy Öğretmen Okulu” ile bir çözüm denemesine girişti; ama ömrü vefa etmedi ve bu proje de yarım kaldı.
1936 yılında, Atatürk’ün önerisiyle; askerliğini çavuş veya onbaşı olarak yapmış köy çocuklarından yararlanma düşüncesini hayata geçiren yeni bakan Saffet Arıkan, İlköğretim genel müdürlüğüne vekâleten getirdiği İsmail Hakkı Tonguç ile birlikte işe koyuldu.
Eskişehir Mahmudiye Çifteler çiftliğinde açtıkları “eğitmen kursu” için Tunceli’den ve Ankara köylerinden seçilmiş 84 kursiyerle yeni uygulamayı başlatıldı. Kurs sonunda köylerine dönecek olan bu eğitmenler, köylerin öğretim ve eğitim işleri yanında, ziraat işlerinin fenni şekilde yapılması için köylülere rehberlik de yapacak şekilde eğitildi. Kursiyerler, 7 aylık kurs ve 3 aylık staj döneminden sonra 10 lira aylıkla köylerinde göreve başlatıldı. Üç yıllık eğitim veren köy okullarıdır bunlar. Kendilerine ayrıca devlet tarafından ücretsiz toprak, tohum ve gerekli tarım aletleri de verildi.
Köy eğitmeni projesi devam ederken bir yandan da 5 yıllık köy okullarında çalıştırmak üzere, Eskişehir, İzmir, Kırklareli ve Kastamonu’da “köy öğretmen okulları” açıldı. 1940 yılında, açılan bu dört köy öğretmen okulu, “
köy enstitüsüne” dönüştürüldü. Ardından, yurdun değişik bölgelerinde açılan on yedi okulla, enstitülerin sayısı 21’e ulaştı. Enstitülerin kurucu bakanı; Hasan Âli Yücel, en büyük yardımcısı ise, ilköğretim genel müdürlüğüne asaleten atanmış olan, İsmail Hakkı Tonguç’tu.
17 Nisan 1940 tarih ve 3803 sayılı kanunla kurulan ve İş başında eğitim modelini hayata geçiren bu okullarda eğitim süresi beş yıldı. Derslerin dağılımı; %50’si kültür, %25’i ziraat, %25’i teknik ders olarak düzenlenmişti. Öğrenciler; beş yıllık köy okullarından mezun olmuş zeki ve sağlıklı köy çocukları içinden seçilerek alınıyor ve okulu bitirdikten sonra 20 lira aylıkla ve 20 yıl zorunlu hizmete tabi olarak yine kendi köyünde, görevlendiriliyordu.
O, sadece bir öğretmen değil; her alanda köylüye rehberlik edebilecek donanıma sahip bir kişiydi. Devlet kendisine toprak, tohumluk ve tarım araçları ile destek olmaktaydı. İlk üç yılın sonunda bazı öğrenciler ise sağlık koluna ayrılarak köy sağlık memuru olarak yetiştiriliyordu. Onlar, atandıkları köyü merkez yaparak, çevredeki 8-10 köyden sorumlu olan ve o köylere zamanında ulaşabilmeleri için kendilerine devlet tarafından bir de at verilen gezici köy sağlık memurlarıydı.
Yazık ki bu ülkede güzel olan her şey, kısa ömürlü oluyor. Enstitüler de öyle oldu. Köylünün uyandırılması toprak ağalarının işine gelmedi. 1946 seçimleri sonrasında başbakan Recep Peker kabinesinde Hasan Ali Yücel yerine Şemsettin Sirer milli eğitim bakanı oldu. Daha sonra Tonguç da görevden alındı. Enstitü müdür ve öğretmenleri değiştirildi. Karma eğitim sonlandırıldı. Ankara-Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü kapatıldı. Eğitmen kurslarına son verildi.
CHP, iktidarı DP’ye kaptırmamak için, köy enstitülerini yok etme çalışmalarına müdahale etmediği gibi, daha başka ödünler de verdi. Fakat verdiği ödünler 14 Mayıs 1950 tarihinde “gizli oy açık tasnif” yöntemi ile yapılan seçimde, kendisini iktidarda tutmaya yetmedi. 1950’de yönetime gelen Demokrat Parti, 27 Ocak 1954 tarih ve 6234 sayılı yasa ile enstitüleri “İlköğretmen” okullarına dönüştürerek, son noktayı koydu.
Sonuç: 1936-1947 yılları arasında 8.756 eğitmen, köy enstitülerinden ise; 1398’i kadın, 15.943’ü erkek olmak üzere toplam; 17.342 öğretmen ve 8756 köy sağlık memuru mezun oldu. Kentlerden çok uzak; ama demiryollarına yakın kırsal alanlarda kurulan, binaların çoğu öğrenciler tarafından yapılan bu okullardan geriye neler kaldı dersiniz?
1940 /1946 yılları arasında köy enstitülü öğrencilerden geriye kalan maddi kazanımlar: Tarıma uygun hale getirilerek kullanılan 15.000 dönüm tarla, 1.200 dönüm bağ, 750.000 fidan, 210 öğretmen evi, 36 ambar, 20 uygulama okulu, 48 ahır ve samanlık,12 elektrik santralı,150 büyük işlik, 3 balıkhane ve 100 km yol.
Ayrıca; Fakir Baykurt, Dursun akçam, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Ümit Kaftancıoğlu gibi, onlarca yazar/şair çıktı bu okullardan.
Editör: Haber Merkezi