Bunun yanında 10 Ocak’ta da Türk basınına özgü bir gün olarak, bir de “Çalışan Gazeteciler Günü” kutlanmaktadır. Bu, Çalışan Gazeteciler Günü’nün nereden kaynaklandığına, neye dayandırıldığına biraz yakından bakalım.
27 Mayıs 1960 tarihinde bir askeri darbeyle yönetime el koyan askerler, o günkü adı ile Milli Birlik Komitesi, ülkede çok köklü bazı değişiklikler yaptı. Yeni ve özgürlükçü bir anayasa, çift meclisli bir parlamento, anayasa mahkemesi, üniversite özerkliği, yüksek seçim kurulu, devlet planlama teşkilatı, toplu sözleşme ve grev hakkı, milli güvenlik kurulu, sendika ve dernek kurma hakkı gibi…
Bu arada, 4 Ocak 1960 tarihinde kabul edilen ve basın çalışanlarına bazı haklar ve yasal güvence sağlayan 212 sayılı kanun da 10 Ocak 1960’ta resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Gazete patronları, çalışanlara tanınan bu hakların “ bazı mesleki sakıncalar” doğuracağı düşüncesiyle kabul etmediler.
Yasanın İşverenlere; “iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması, sözleşmelere işin türü, ücret miktarı ve gazetecinin kıdem öğelerinin mutlaka konulması, haklı nedenlerle iş akitlerini tek yanlı olarak ihbar ve kıdem tazminatını almak kaydıyla feshetme hakkı, ücretlerin peşin ödenmesi gibi bazı yükümlülükler yüklemesi” patronların işine gelmedi.
Basın tarihine; “ Dokuz Patron Vakası” diye geçen olay böyle ortaya çıktı. Dokuz gazete patronu, bir araya gelerek ortak bir metinle, yasayı protesto amacıyla 3 gün gazete yayınlamama kararı aldılar. 10 Ocak 1961 sabahı gazetelerini ellerine alan okuyucular “Gazetemizi üç gün kapatıyoruz” başlığı altında, 9 gazete patronunun ortak bildirisi ile karşılaştılar.
İstanbul Gazeteciler Sendikası öncülüğünde bir araya gelen dokuz yazı işleri müdürü de gazete çalışanları adına, bir karşı protesto bildirisi yayımladı. Bildiri ile yetinmeyip ellerinde pankartlarla, Sendikanın Cağaloğlu’ndaki merkezinden valiliğe kadar yürüdüler. Halkı gazetesiz bırakmamak için üç gün boyunca “BASIN” adlı bir gazete çıkarma sözü verdiler. 11, 12 ve 13 Ocak günlerinde bazı teknik yetersizliklere rağmen bu gazeteyi çıkardılar. 100 binlik bir tiraja ulaşan bu ilk günkü gazetenin manşeti çok anlamlıydı: “DAİMA HALKIMIZIN HİZMETİNDEYİZ”
Bir yıl sonra, 10 Ocak 1962 tarihini “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak ilân ettiler. 12 Mart 1971’de Türk Silahlı Kuvvetleri üst kademesi tarafından, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a bir muhtıra verildi. Bu kez, Parlamento feshedilmedi, partiler kapatılmadı, anayasa askıya alınmadı; ama çok şey değişti. CHP Kocaeli Milletvekili Nihat Erim tarafından teknokratlar hükümeti kuruldu. Hemen ardından, 61 anayasası ile verilen hak ve özgürlükler birer birer, geri alındı.
61 Anayasası bize bol gelmişti. O tarihe kadar “Çalışan Gazeteciler Bayramı” adıyla yapılan kutlamalar, alınan yeni bir kararla, “ Çalışan Gazeteciler Günü” olarak değiştirildi. Ortada bayram yapacak bir durum kalmamıştı. O yüzden, 10 Ocak, “bayram” olarak değil, sıradan bir “gün” olarak kutlanır oldu.
Bugüne gelince; Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) 13 Aralık’ta yaptığı açıklamada; 2023 yılında 11’i kadın 120 gazeteci ve medya çalışanının öldürüldüğünü açıkladı. Halen sürmekte olan Gazze savaşında 75 Filistinli, 4 İsrailli, 3 Lübnanlı gazeteci öldürüldü. Suriye’de üç gazeteci cinayeti işlendi. Aynı yıl içinde Türkiye’de; 36 gazeteci saldırıya uğradı. 119 gazeteci gözaltına alındı, 36 gazeteci tutuklandı.
Çok sayıda internet sitesi kapatıldı. Radyo Televizyon Üst Kurumu (RTÜK) televizyon kanalları üzerinde sallanan Demokles’in kılıcı gibi… Kısaca, gazetecilerin işi hiç de kolay değil… Biz yine de kolaylıklar dileyelim.
Çalışan Gazeteciler Gününüz kutlu olsun.
Not: 3 gün yayın yapmayan, dönemin gazeteleri: Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul ve Yeni Sabah.