Adına Para Basılan Kadınlar Adına Para Basılan Kadınlar
Genç bir şair adayı, Alman lirik şirinin en önemli temsilcilerinden biri olan Rainer Maria Rilke’ye şiirlerini gönderir ve şaire; şiirleri beğenip beğenmediğini sorar. Rilke, genç şair adayına yazdığı mektubunun bir yerinde şöyle der: ” Öncelikle şunu yapın: Gecelerinizin en kuytu saatinde, kendinize şu soruyu yöneltin İlle de yazmam gerekiyor mu? Deşin içinizi, diplere inin, derinlerden bir yanıt ele geçirmeye çalışın. Ve bu yanıt; onaylayıcı nitelik taşıyorsa, sorduğunuz sorunun karşısına, “Evet, yazmam gerekiyor” diye bir yanıt alabiliyorsanız, o zaman yazmaya devam edin.” Ayla Yıldız, kendisine bu soruyu sormuş ve o onaylayıcı yanıtı almış olmalı ki; “Ekmek Güneşe Benzer” adlı ilk kitabı ile yetinmeyip yazmaya devam etmiş. Doğrusu, iyi de etmiş. “Irgat Çiçekleri” adlı, ikinci şiir kitabını gördüğümde, aklımdan ilk geçenler bunlar oldu. Şiirlerini okuduktan sonra da kitapla ilgili düşüncelerimi açıklama ihtiyacı duydum. Önce kendisi, şiiri için ne düşünüyor, şiirini nasıl tanımlıyor, ona bakalım: “Siz, bakmayın şiir dediğime / yazdıklarım şiir değil / yurdumun ağıtıdır” dizelerinde, “yazdıklarım şiir değil” dese de biz onun ironi yaptığını, anlayabiliyoruz. O yüzden çok açık olarak belirtmek isteriz ki; yazdıkları her şeyden önce şiirdir. Hem de öyle sıradan değil, usta işi şiirdir. “Sanırım tanrının dar vakitte / yarattığı eseriyim / aykırılığım / uyuşmazlığım / bundandır, belki de şiire duyarlığım.” Bu sözler bir anlamda sanatın ve sanatçının tanımıdır. Çünkü sanatçı, sürüyle hareket eden sıradan bir insan değildir. Gerçek sanatçı; aşırı duyarlıdır, duyguludur, aykırıdır, sıra dışıdır. Hani, Bedri Rahmi bir şiirinde diyor ya: “Şairim / Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası / ayak sesinden tanırım.” İşte öyle…Şair, şiirin sevdalısıdır. O şiirsel duygular yüreğine bir kez düştü mü, artık onu kimse susturamaz. Ayla Yıldız da işte tam bu durumu anlatıyor: “Ben, saçları kök boyası / yen içinde kırık kol / ben, şiirler sevdalısı / hadi susturun şimdi susturabilirseniz.”  “Nefes almak, yaşamak değildir / Kahrolsun / şiiri, kavgası ve aşkı olmayanlar” diye haykıran Ayla Yıldız için şiir, işte tam anlamı ile budur. Sanata ve edebiyata gönül verenler çok iyi bilirler ki şiir; ezilen, horlanan, sömürülen insanların sessiz çığlığıdır. Şiir; sevdiğine kavuşamayan aşığın yüreğinden kopan bir feryattır. Ayla Yıldız da onu anlatıyor şiirleriyle. “Öyle üzgündü ki / Öyle de bezgin / Şiiri imdada çağırıyor.” Evet, şiir gamlı gönüllerin, yalnızlık çeken ruhların sığınağıdır. Ayla Yıldız, “Ne tuhaf değil mi / ben her şiir yazarken / yeniden âşık olurum.” Derken Neşet Ertaş’ın o güzel sözünü anımsatıyor bana. Diyor ya büyük usta bir röportajında: “Biz âşığız. Neye âşığız? Biz, güzele âşığız. Güzel olan kimdir? Güzel olan, insandır, Biz İnsana âşığız.” Sevgisiz yüreklere bakın nasıl da öfkeyle sesleniyor Ayla Yıldız: “Siz / evet, siz / neden yolunuz ırak düştü sevgiden / Öyle zavallısınız ki / Öyle de korkak / Bir satırlık cümle bile değilsiniz.” Açık, anlaşılır ve duru bir Türkçe ile kaleme alınmış olan şiirlerde, kimlere ve ne tür duygulara yer verildiğine gelince; tam bir zenginlikle karşılaşıyoruz. Toprak damlı evlerde, hayata tutunmaya çalışan kara lastikli, yoksul ama kendi dünyalarında mutlu olan çocuklar… Çocuk yaşta evlendirilmiş ve yaşam boyu suskunluğa mahkûm edilmiş kadınlar… Her türlü yoksulluğa, haksızlığa ve zulme karşı isyan bayrakları açmış olan gençler… Gün batarken, çalışmakla geçirilmiş koca bir günün yorgunluğunu omuzlarında taşıyarak evlerine dönen erkekler… Ayla Yıldız’ın şiir dünyası özetle; sevgi, aşk, yalnızlık, hüzün, öfke, özlem, mutluluk vb. duyguların iç içe geçtiği, ama umudun her daim diri tutulduğu bir dünyadır. Mustafakemalpaşa’dan çıkmış, öykü ve romanlarıyla edebiyat dünyasında yerini almış olan Meliha Akay’dan sonra, edebiyatın bir başka dalında, şiir alanında, yayımladığı iki şiir kitabı ile bizleri gururlandıran Ayla Yıldız’ı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. Teşekkürler Ayla Hanım, yolunuz açık, okurunuz bol olsun. [kanews-alert]Ayla Yıldız Kimdir? Ayla Yıldız, Artvinli inşaat işçisi bir baba ile ev kadını bir annenin çocuğu olarak 1966 yılında Kırşehir’de dünyaya geldi. Babanın işi nedeniyle aile, bir süre sonra, önce Gölbaşı’na, ardından da -kendisi henüz beş yaşındayken- Mustafakemalpaşa ilçesine taşındı. Burada eğitimine başlayan Ayla Yıldız son olarak kız meslek lisesinden mezun oldu. 18 yaşında evlendi. Bugün iki erkek çocuk annesi olan Ayla Yıldız, öteden beri şiire olan tutkusunu artık kitapla taçlandırmak istedi. 2018 yılında ilk şiir kitabını, aile dostları, öğretim üyesi, yazar ve şair Şener Aksu’nun yardımı ve yönlendirmesiyle yayımlayan Ayla Yıldız, birkaç gün önce basılan ikinci kitabıyla yoluna devam ediyor.[/kanews-alert]
Editör: Haber Merkezi