Bu iki ülkede çok beğenilen ve herkesçe okunması sağlanan kitap, Türkiye’ye 1928’de göçen Türkler tarafından getirildi ve aynı yıl, Bulgarcadan dilimize çevrilerek Türkçe olarak yayımlandı.

Atatürk, bu kitabı okuduğunda, kitapta anlatılan destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal bu kitabın tüm okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dâhil edilmesini emretti. Kitap o kadar önemsendi ki, bir ara öğretmenlere, ücretsiz olarak dağıtıldı. bu kitabı bu denli değerli kılan neydi acaba? Neyi anlatıyordu bu kitap?

Kitabın ne anlattığını- şimdilik- değerli okurlara bırakarak biz önce, kitabın  yazarını kısaca tanıtalım. GRİGORY PETROV(1866-1925) Rus edebiyatının önemli isimlerinden biri… Kendisi bir din adamı, bir papaz ve vaiz… Fakat sorgulayan, eleştiren bir bilince sahip olduğu için, kilise yönetimini eleştiren yazılar yazan ve bu yazıları yüzünden aforoz edilen bir kişi… Sonra gazeteciliğe başladı. Ekim devriminden sonra Rusya’yı terk ederek değişik ülkeleri gezdi. O ülkelerden biri de Finlandiya idi. O zamanki adı ile SUOMİ, yani bataklıklar ülkesi…

Peki, kitapta anlatılan J. V. SNELLMAN kimdi? Hadi biraz da ondan söz edelim. SNELLMAN (1806-1881) Finli filozof, yazar, eğitimci ve diplomat… 20. yüzyılın başlarında, Rusya’nın vesayetinden kurtulan ve âdeta yeniden doğmakta olan bir ülkedeki,  genç Fin aydınlarının en gözde temsilcilerinden biridir.  SNELLMAN, her şeyden çok, bir halk öğretmeni ve Finlilerin ulusal kültürlerinin yaratıcısı olmakla ün yapmıştır.

Fin halkı SNELLMAN’I, binlerce göller ve bataklıklar ülkesi Finlandiya’yı “Beyaz Zambaklar Ülkesi”ne dönüştüren ve yepyeni bir Finlandiya yaratan lider olarak tanımlamaktadır. SNELLMAN’IN istekleri doğrultusunda Finli öğretmenler ve din adamları; genç doktorları, avukatları, aydınları ve memurları harekete geçirerek, halk yığınlarının eğitimi, okuryazarlığı, aydınlatılması ve uyarılması için bir seferberlik başlatılması gereğini insanlar arasında yaymaya başlamışlardır.

Gönül Gözüyle Bakanlar Gönül Gözüyle Bakanlar

Kitapta anlatılan bu mücadeleye yönelik çalışmalar, Kurtuluş Savaşımız sonrasında, Mustafa Kemal’in önderliğinde ve liderliğinde, ülkemizde yapılan devrimci uygulamaları anımsatmaktadır. Okuma yazma seferberliği, millet mektepleri, halk evleri, okuma odaları, eğitmen kursları, köy enstitüleri örneklerinde olduğu gibi…

KİTAPTAN BİRKAÇ ALINTI:

“Ülke insanının çoğunluğunu eğitimden yoksun bırakmak, bir cinayettir. Devletin kendi kendini yok etmesi demektir.”

“Bir millet nasılsa, devlet adamları da onlar gibidir. İşte bu nedenledir ki eskiler: ‘Her millet lâyık olduğu idareye ve devlet adamlarına sahip olur” demişler”

“Gençleri değil, kendinizi suçlayın. Siz nasıl yetiştirdiyseniz gençler de öyle olacaktır.”

“Herkes yaşam şartlarının zorluklarından şikâyet ediyor; ama kimse yaşamı düzeltmek için bir şey yapmak istemiyor.”

Editör: Haber Merkezi