Bir Hatice Erdem Romanı: Mektubat-ı Aşk
: “Yar deyince, kalem elden düşüyor. / Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor./ Lambada titreyen alev üşüyor. / Aşk, kâğıda yazılmıyor Mihriban”
Yazarımızın bu romanı -ilk bakışta- Hazan ile Umut’un aşklarını merkeze alarak yazılmış, bir aşk romanı olarak okunabilir. Fakat burada anlatılan aşk, iki kişilik yalnızlığı içeren bencil ve sıradan bir aşk değil. İki üniversite öğrencisi arasında başlayan bu düzeyli ve masum ilişki, tıpkı kendileri gibi yıllar içinde büyüyüp olgunlaşacak ve gerçek bir insanlık sevgisine doğru yol alacaktır.
KDY-Kitapyurdu Yayıncılık tarafından, Eylül 2020’de Repar Tasarım Matbaası’nda basılan ve toplamda 42 bölüm ve 365 sayfadan oluşan eser, bir “ilk roman” çalışmasıdır. Fakat roman; kurgusuyla, dil ve anlatımıyla, içerdiği kültürel zenginlik yönüyle hemen dikkat çekiyor. Yazarın, romandaki ebru ve vitray ustası Mahir Usta’ya söylettiği güzel bir söz var: “Hamuruna ruh ve sevgi katılmamış hiçbir eser, gerçekte bir eser olmaz” diyor usta.
Bu ilk romanında, Hatice Erdem’in yaptığı işte tam da budur. Yani Erdem, eserinin hamuruna hem ruhunu hem sevgisini katmış. Öyle olunca da ortaya böylesine güzel bir eser çıkmış. Yazarımızı tüm içtenliğimle kutluyorum. Yolu açık, başarısı daim olsun.
Romanda, iki farklı anlatıcı çıkıyor karşımıza. Birinci bölümde, bir “dış anlatıcı” (3.tekil kişi) sonraki bölümlerde ise bir “iç anlatıcı” (1. Tekil kişi). Bu ikili anlatıma rağmen, bölümler arasındaki bağlantı ve romanın bütünündeki olay örgüsü sağlam kurulduğu için, okuru pek zorlamıyor. Yazar, dili kullanmada da oldukça başarılı. Bunu; aldığı eğitime bağlı olarak; hem Doğu hem Batı kültürünü yeterince içselleştirmiş olmasına bağlıyorum.
Hatice Erdem bu romanında, okurlarına, okuma hazzı vermenin ötesinde, kültürel bir ziyafet de sunuyor. Farklı kültürlere yönelik olarak yaptığı derin okumalar, izlediği filmler, gezdiği kentler, bunu gösteriyor. Anlıyoruz ki; yazarımız; iyi bir yazar olma yolunun, önce iyi bir okur olmaktan geçtiğini biliyor ve genç okurlarına da bunu aktarmaya çalışıyor.
Bir öğretmen/yazar olarak; Shakespeare’den Attila İlhan’a, Şehriyar ile Şehrazat’tan, Mevlâna ile Şems’e, mitolojiden tasavvufa yaptığı gidiş gelişlerle, genç okurlarının kültür dünyalarında, yeni ufuklar açıyor. Bu yüzden, herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği ve gerçekten zevk alarak okuyabilecekleri bu romanı, özellikle gençlerimize önermek istiyorum.
Romanda, dikkatimi çeken bir başka özeliğe de değinmek isterim. Sanatın her dalında; ama özellikle edebiyatta, sıra dışı olanın sıradanlaştırıldığı bir teknik olan “büyülü gerçekçilik” akımından esintiler olduğunu görüyorum. Tamamen “büyülü gerçekçilik” akımıyla yazılmış bir roman olduğunu söylemiyorum; fakat bir şekilde, gerçekleşen rüyalar, sıkça başvurulan mitolojik anlatılar bende böyle bir intiba uyandırdı. Bunun, romana bir zenginlik kattığını söyleyebilirim.
Betimlemelerde oldukça başarılı olan yazarın, düz anlatıma kattığı şiirsellik de ayrıca dikkat çekiyor. Bu durum, yazarın yazarlığı yanında, çok güçlü bir şair yanının da olduğunu gösteriyor. Şimdi dilerseniz yazarımızı biraz daha yakından tanıyalım:
HATİCE ERDEM KİMDİR?
1985 yılında Sivas’ta doğan Hatice Erdem; ilk, orta, lise ve Üniversite’yi doğduğu kentte okudu. Ardından, Selçuk Üniversitesi’nde Yüksek Lisansını tamamladı. Evli olan yazarın iki çocuğu, iki köpeği ve bir kedisi var. Felsefe grubu öğretmeni olarak 14 yıldır görev yapan yazar, 7 yıldır Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesindeki, Hamzabey Bilim ve Sanat Merkezi'nde, üstün yetenekli öğrencilerle etkinlikler yapmaktadır.
Düşünme eğitimi, P4C, yaratıcı yazarlık, proje yazımı, sanat atölyesi çalışmaları vb. etkinliklerle öğrencilerinin felsefî, edebî, bilimsel ve sanatsal bilgilerinin derinleşmesi için çalışmalar yapmaktadır. Edebiyat başta olmak üzere doğa ve sanat âşığı olan yazar, bir yandan da; bağlama, karakalem, ahşap vb. alanlarda, kendini geliştirmeye ve hayatını anlamlı kılmaya çalışmaktadır.
Nirvana-Sosyal Bilimler sitesinde, köşe yazarlığı da yapmakta olan Hatice Erdem’in basılan ilk kitabı: “Mektubat-ı Aşk ‘Aşk Kokulu Şehirler’” isimli romanıdır. Yazarımızın; iki romanı, bir öykü seçkisi ve bir şiir kitabı, basılmak üzere sırada beklerken; kendisi şu an “Çocuklar İçin Felsefe” adlı, çocuk kitapları serisi üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir.
Bunlar da ilginizi çekebilir