Hamza Oğuzer

Bir Kitabın İzinde

Bilinen bir fıkradır: Yeniçeri Ağa’sı, bir Yahudi’ye kafayı takmış. İlk karşılaştığı yerde basar tokadı. Canı yanan Yahudi: “ Ağam ne suçum var benim, neden vurursun!” der. Yeniçeri ağası: “Ulan, siz Hz. İsa’yı çarmıha germişsiniz.” Der. Yahudi: “ Aman ağam, o iki bin sene önceydi.” Deyince, Yeniçeri ağası: “Olsun, ben yeni duydum.” Der

Abone Ol

Fıkramız burada bekleyedursun biz gelelim asıl konumuza.                              

Hamzabey Bilim-Sanat Merkezi, kimya ve kimya teknolojileri öğretmeni Erol Akbaş, Elindeki akıllı telefonundan, Elçin Hanımla çekinmiş olduğu fotoğrafı göstererek: “Abi, bu yazarı takip ediyor musun” Diye sorması üzerine ben: “ Biliyorum, Cumhuriyet gazetesinde yazıyor. Yazılarını okuyorum.” Deyince: Erol Bey devamla: “Kendisi buralı… Babası Çetin Bey, eczacı. Çarşı Eczanesi’nin sahibi… Elçin Hanım, polisiye türünde yazıyor. Yakın zamanda, yeni bir kitabı daha çıktı ” KAYIP YÜZ” diye. Başka kitapları da var.  Bana göre, Türkiye’nin, Ahmet Ümit’ten sonraki en önemli polisiye yazarıdır. Şimdi Londra’da yaşıyor.” dedi.

Fıkradaki yeniçeri ağası gibi, ben de kendisini bir gazeteci olarak tanıdığım ve Cumhuriyet’teki yazılarını beğeniyle okuduğum Elçin Poyrazlar’ın, romancı yönünü yeni duydum. Bu da benim ayıbım olsun. Düzenli olarak okuyan, ilçemizdeki kitapçıları sıkça ziyaret eden bir okur olarak, bunu nasıl atladığımı düşünürken, uzun zamandır polisiye türü kitaplara biraz uzak durduğumu fark ettim. Yeniçeri ağası kadar da uzak değil tabii. Örneğin, Ahmet Ümit’in birkaç kitabını okumuş bir insanım.  Mike Hammer kitaplarını - Kemal Tahir ustamızın yazdıkları da dâhil - okuduğun yıllar çok gerilerde kaldı.  

Yine de bu durum, bu güne kadar, romancı Elçin Poyrazlar’ı romancı kimliği ile tanımamış ve kitaplarını okumamış olmamın bahanesi olamaz. Akşam eve gelince, hemen bilgisayarın başına geçip Elçin Poyrazlar ile ilgili internet üzerinden bir okuma yaptım. Önce biyografisine bir göz attım. Müthiş bir biyografi. Kitaplarını yayımlayan Doğan Kitap’ın yazar hakkındaki notu, yazarın biyografisini çok güzel özetlemiş, aynen kullanıyorum.

“Elçin Poyrazlar, 3 Şubat 1975’te Bursa’da doğdu. ODTÜ İşletme Bölümü’nün ardından Belçika’da yüksek lisans yaptı. Brüksel’de Politik-Ekonomi doktorasını yaparken gazeteciliğe başladı. Uzun bir süre Cumhuriyet gazetesinin Brüksel ve Washington temsilciliği görevini yürüttü. Yine bu arada;  Cumhuriyet, Dünya, Virgül, Time Out, Huffington Post, Vocatif, BBC gibi yerli ve yabancı medya kuruluşları için çalıştı.  Bu süreçte Brüksel, Washington, Londra ve Madrit’te yaşadı. İlk polisiye romanı Gazetecinin Ölümü romanı 2014’te, Kara Muska: 2016’da, Mantolu Kadın:2018’de, Ecel Çiçekleri, 2021’de son romanı Kayıp Yüz ise 2022’de yayımlandı. İngiltere’nin seçkin derneği Polisiye Yazarlar Birliği’ne (CWA) 2016 yılında kabul edildi.”

Elçin Poyrazlar, yayımlanan kitapları hakkında değişik platformlarda yaptığı söyleşilerde, polisiye yazma konusundaki görüşlerini açıklamış. Polisiye yazarlarının genelde erkek olması, kadınların bu erkekler tarafından yazılan kitaplarda; vahşet nesnesi, erkekler tarafından kurtarılması gereken birer zavallı, ya da erkekleri kötülüğe yönlendiren baştan çıkarıcı, fettan kişilikler olarak resmedilmesine itiraz ediyor.

Kitaplarında, kadın kahramanları öne çıkararak, şu erkek egemen dünyada, kadının da bir yeri olduğunu vurgulamak istiyor. Bu yüzden de kitapları eleştirmenler tarafından  “Feminen Polisiye” olarak adlandırılıyor. Yazarın, kadın sorunlarını bu derece önemsemiş olmasını takdir ediyorum. Çünkü bu ülkede, son 10 yılda öldürülen kadın sayısı: 2 bin 534… OECD 2019 raporuna göre Türkiye’de kadına şiddet oranı %38… Bu, Türkiye’de, her 10 kadından 4’ü erkek şiddetine maruz kalıyor demektir. .

Elçin Poyraz, Türkiye’den uzakta yaşasa da hâlâ bu ülkenin geleneklerinden, kültüründen besleniyor. Cumhuriyet gazetesindeki yazılarından, bu ülkeyi çok yakından izlediğini anlıyoruz. Çocuk gelinler, kadınlara yönelik taciz, şiddet, tecavüz ve kadın cinayetleri gibi ülkenin çok önemli bir sosyal gerçekliğini kitaplarındaki olaylarda, arka plan olarak kullanıyor. Yaptığım okumalardan, şimdilik böyle bir sonuca varıyorum; fakat son kitabını okuduktan sonra – ki, en kısa zamanda okumak istiyorum- kitaba yönelik değerlendirmemi bir başka yazımda yapmak isterim.

Bu arada, yazarımızın babası ile de tanışma olanağı bulabildim. Kitap okumayı, alışkanlıktan öte, bir tutkuya dönüştüren Çetin Bey; eğitimiyle, kültürüyle, hayata bakışı ve duruşuyla örnek bir insan. İlçede, özellikle kız çocuklarının eğitimine destek olmak amacıyla kurdukları “Mustafakemalpaşa Eğitim ve Yardım Gönüllüleri Derneği’ni” bir vakfa dönüştürme gayreti içinde olduklarını belirtti. Özetle, böyle bir ailenin içinden bir Elçin Poyraz’ın çıkması hiç de şaşırtıcı değil. Ailesini de değerli yazarımızı da içtenlikle tebrik ediyorum. Başarısı daim, yolu açık, okuru bol olsun. Bana gelince; sosyal medyada yokum, o anlamda takipçisi olamam; fakat bugünden itibaren Elçin Hanım, artık beni de okurlarından biri olarak kabul edebilir.