YAZARLAR

Çerkes Soykırımını Unutma Unutturma

2.Mahmut Dönemi… Yeniçeri Ocağı kaldırıldı (1826)... Yerine kurulmak istenen Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye adlı yeni ordu, henüz teşkilatlanmasını tamamlayamamıştı. Böyle bir zamanda, Osmanlı-Rus Savaşı başladı.

Abone Ol

Ruslar, Kısa zamanda, doğuda Erzurum’a, batıda ise Edirne’ye kadar ilerlediler. Osmanlı ordusu hiçbir varlık gösteremedi.  Osmanlı imparatorluğu, Koşulları çok ağır olan Edirne Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı. Bu antlaşmayla, Batıda, Eflâk ve Boğdan’na özerklik verilirken, Yunanistan da bağımsızlığını kazandı.  Doğu cephesinde ise, Osmanlı, kendi egemenliğinde olan Kırım Hanlığı’na bağlı Batı Kafkasya üzerindeki bütün haklarını Rusya’ya bıraktı.

Rus birliklerinin komutanı General Raverski, görüşmek ve Türk Sultanının Kafkasya’daki haklarını Çar’a bıraktığını açıklamak için, Çerkeslerin en savaşçı kabilesi olan Şapsığlar’ın şefini ve yardımcılarını davet etti.  Çerkes şefi: “Sultan, asla bir şey ödemeyi kabul etmeyen bizleri, hangi hakla Rusya’ya veriyor?” diye sordu ve ardından generale dönerek: “ General, şu ağacın üzerindeki kuşu görüyor musun? Onu sana veriyorum. Git kendin al!” dedi.  Görüşme bitmişti.

İşte Kafkasya Savaşı bundan sonra başladı ve çok uzun sürdü.  Güçlü Rusya, yaklaşık yüz yıl boyunca, (1780’den 1864’e kadar) büyük bir inançla topraklarını savunan bu bir avuç dağlı karşısında, çoğu kez,  başarısızlığa uğradı.

1864 yılında duruma hâkim olan Rusya, Kafkas halklarını yerlerinden sürme ve yerlerine Rusları yerleştirme planını uygulamaya başladı. Örneğin, kırım Tatarlarına ve Nogaylara uygulanan yasayla, tüm Tatarları silahsızlanmaya mecbur etti. Herhangi bir köyde en uyak bir direniş oluşa tüm köy halkı Sibirya’ya sürülecekti.

Çerkesler; Ruslaşmayı da Rusya’nın başka bölgelerine yerleştirilmeyi de kabul etmediler. Bu yüzden çoğu öldürüldü, sistematik olarak açlığa mahkûm edildi. Son kalanlar da Osmanlı ülkesine doğru toplu sürgüne gönderildi. Sürülen Çerkezler, aç, hasta ve bitkin bir şekilde Karadeniz kıyılarına inerek, gemilere motorlara binip Denize açıldılar. Aşırı yükleme sonucu, bazı gemiler battı. Karadeniz’in azgın dalgaları, aylarca, boğulan insan cesetlerini kıyıya taşıdı.

Anadolu’ya 1 milyon Çerkes ancak ulaşabildi. İşte her yıl 21 Mayıs’ta bu büyük felâketi hatırlatmak, bu “Büyük  Çerkes Sürgünü” daha doğrusu “Çerkes Soykırımı” kurbanlarını rahmetle ve saygıyla anıyoruz.  Unutmamak ve unutturmamak için...

 21 Mayıs’ta Mustafakemalpaşa Kültür Merkezi’nde düzenlenen anma gecesinde, Prof. Dr. Fethi Güngör ile “Belleğin Sesi” belgeselinin yapımcısı Hutej FATİH EKİM’i bizlerle buluşturan; “Mustafakemalpaşa Çerkez Derneği” Başkanı Sayın Recep Aydar’a ve yönetim kurulunda görev alan: Esmanur Ulu, Enes Emre, Hüda Can, İbrahin Aykız, Aktuğ Şen ve Yasin Kalın’a teşekkür ederiz.