“Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? / İşin kolayına kaçmadan ama.” Abidin Dino, sonrada yazdığı “Mutluluğun Resmi” başlıklı şiirin son dizesinde, bu soruyu şöyle yanıtlar
: “Buna ne tual yeter ne boya”
“Kişinin hayatını; dolu, anlamlı ve huzurlu olarak algılama süreci” diye tanımlanan mutluluğun resmini yapmak, kolay değildir. Fakat öte yandan, bir toplumun mutlu olup olmadığı, ölçülebilir. Nitekim bu ölçümler, 2012 yılından bu yana, Birleşmiş Milletler tarafından, dünya ölçeğinde, düzenli olarak yapılmaktadır.
20 Mart tarihini
; “Dünya Mutluluk Günü” olarak kabul ve ilân etmiş olan Birleşmiş Milletler Örgütü; o gün geldiğinde, üzerinde çalışılan bu ülkelerdeki halkların, gerçekten, mutlu olup olmadıklarına dair;
“BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı” tarafından hazırlamış olan raporu da, dünya kamuoyu ile paylaşmaktadır.
Gallup Enstitüsü tarafından yapılan anketlere dayanılarak hazırlanan bu raporlarda, ülkelerin mutluluk düzeylerinin doğru ölçümü için; sosyal destek, gelir düzeyi, sağlık durumu, özgürlük, yardımlaşa ve yolsuzluk gibi, altı temel faktör belirlenmektedir. Son altı yılın raporlarına baktığımızda, ilk sırada, hep aynı ülkenin yer aldığını görüyoruz. Bu ülkenin adı: Finlandiya. En son yayımlanan, 20 Mart 2023 tarihli rapora göre, en mutsuz ülke ise: Afganistan.
2023 ‘ün mart ayında açıklanan son rapora göre; 137 ülkenin yer aldığı listede Türkiye, 106. sırada yer alıyor. Rusya ve Ukrayna gibi halen savaşın içinde olan iki ülke bile, ilk yüzün içinde yer alırken Türkiye; ne yazık ki, İlk yüz ülke arasına bile giremiyor.
Gelelim bir başka değerlendirmeye…
“Dünya Değerler Projesi” farklı toplumların kültürel değerlerini ve siyasi eğilimlerini saptamaya çalışan ve 1981’den beri, yaklaşık 100 ülkede, düzenli olarak en kapsamlı çalışmayı yapan bir sosyal araştırma projesidir.
Bu araştırma kapsamında; bir ülkede yaşayan insanların değer yargıları, inançları ve “öteki” olarak kabul edilen farklı sosyal gruplara ve kişilere yönelik yaklaşımları ölçülmekte ve bu sayede toplumdaki hoşgörü ve demokrasi düzeyi saptanmaya çalışılmaktadır. Bu çalışmadan, “güven” konusuna baktığımızda, Türk insanının, başka insanlara güvenmediği gibi, devlete ve devlet kurumlarına olan güvenin de giderek aşınmakta olduğunu görüyoruz.
“Başka insanlara güvenirim.” Diyenlerin oranı; İsveç, Norveç, Danimarka gibi İskandinav ülkelerinde %70 ve üzerinde iken, Türk insanında bu oran %12’dir. Bu ülkede, her on kişiden sadece biri “diğer insanlara güvenirim” diyebiliyor. Kişinin kişilere ve kişilerin kurumlara güven duymadığı bir yerde, birlik ve beraberlikten söz edilemez. Unutmayalım ki; güvenin olmadığı yerde de ne huzur olur, ne mutluluk.
Dünyanın en büyük ekonomileri olan Amerika, İngiltere, Almanya, Çin ve Japonya gibi ülkelerin ilk 10 ülke arasına girememeleri de açıkça gösteriyor ki; hukukun, demokrasinin, eşitliğin, özgürlüğün, sosyal devlet anlayışının ve hoşgörünün tam olarak hayata geçirilemediği ülkelerde, ekonomilerin rakamsal büyüklükleri, bir toplumu mutlu etmek için yeterli olmuyor.
Şair Cahit Sıtkı TARANCI tarafından; mutlu ve sağlıklı insanların, huzur ve güven içinde ve kardeşçe yaşadığı bir
TÜRKİYE özlemiyle kaleme alınan ”Memleket İsterim” adlı şu güzel şiiriyle yazımızı noktalayalım.
Memleket İsterim;
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim;
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim;
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim;
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun.
Olursa bir şikâyet, ölümden olsun.