Bugün, her devirde, yönetime karşı tavır alan, o müzmin muhaliflerden birini, edebiyatımızın usta öykü ve roman yazarlarından biri olan Refik Halit Karay’ı tanıtmak istiyorum.

Üç Kadın Üç Hayat Üç Kadın Üç Hayat

Refik Halit Karay, Bolu-Mudurnu’dan gelerek İstanbul’a yerleşen bir ailenin çocuğu olarak 1888 yılında İstanbul Beylerbeyi’nde doğdu. 12 yaşında Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi’ne kaydoldu. Altı yıl sonra, mezun olamadan, okuldan ayrıldı. Yazıldığı Mekteb-i Hukuk’ta öğrenci iken bir yandan da maliye kaleminde memur olarak çalışmaya başladı 2.Meşrutiyet ilân edilince, okulu da memuriyeti de bırakıp, Servet-i Fünûn ve Tercüman-ı Hakîkat gazetelerinde çalışmaya başladı.

Gazetecilikte, yeteri kadar deneyim kazanınca, “Son Havadis” adlı, kendi gazetesini çıkarmaya başladı. Burada, “KİRPİ takma adıyla yazdığı siyasî yazı ve hicivlerinden ötürü, İttihat Terakki yönetimi tarafından kara listeye alındı. Mahmut Şevket Paşa’nın katli olayından ötürü suçlananlar arasına katılarak önce Sinop’a sürüldü.(1913) Sonra Çorum’a... Sürgün yerleri daha sonra kendi isteği üzerine Ankara ve Bilecik olarak, değiştirildi.

1918’de Ziya Gökalp’in aracılığı ile cezası tamamlanmadan, İstanbul’da ikâmetine izin verildi. 5 yıllık İlk sürgün hayatı böylece tamamlanmış oldu. Bu kez, Hürriyet ve İtilâf fırkasına üye oldu. “AYDEDE” isimli mizah dergisini çıkaran “Kirpi” yeniden oklarını savurmaya başladı. O artık Posta ve Telgraf umum müdürüydü. Anadolu’daki Kuvayı Milliye ve diğer direniş örgütlerinin telgraflarının kabul ve keşide edilmemesi için emir veriyor ve o mücadele aleyhinde yazılan yazıyordu. Bu muhalif tavrından ötürü, 1922 yılında,150’likler listesine alındı.

16 yıl süren bu ikinci sürgün hayatını; Beyrut, Halep ve Suriye’de geçirdi. Sürgünün son yıllarında, Atatürk’e yazdığı şiirler ve mektuplarla kendini affettirmeye çalıştı. Geç de olsa hatasını anlamıştı. Hatay’ın Türkiye’ye ilhakının konuşulduğu dönemde Hatay’a gelerek, gençleri bu konuda teşvik etmeye çalıştı. 1938 yılında 150’likler için çıkartılan aftan yararlanarak Türkiye’ye döndü. Bütün o yıllar boyunca yaşadıklarından yola çıkarak arka arkaya kitaplar yazmaya başladı. 18 roman, 2 oyun. 2 hikâye, 2 mizah, 6 günlük ve 1 anı olmak üzere toplam:31 kitap…

16 Temmuz 1965’te İstanbul’da yaşamını yitiren Refik Halit Karay, ustalıkla kullandığı İstanbul Türkçesi ile öykülerinde, Anadolu insanının psikolojisini ve davranışlarını en gerçekçi biçimde edebiyatımıza yansıtan, milli edebiyat akımının önde gelen temsilcilerinden biri oldu. Gurbet Hikâyeleri, kitabındaki öyküler ise vatan özlemini en yoğun biçimde yaşatan ve hissettiren öykülerdir. Bir “ESKİCİ” bir “GÖZYAŞI” ya da filmi yapılan “YATIK EMİNE” öyküsü, unutulabilir mi?

Editör: Haber Merkezi