Mustafakemalpaşa Seçime Giderken Mustafakemalpaşa Seçime Giderken
Yazının başlığı; öğretmen, şair-yazar ve siyasetçi Ahmet Kutsi Tecer (1901-1967) tarafından yazılan ve Münir Ceyhan tarafından okul şarkısı olarak bestelenen şiirden alındı. “Orda bir köy var uzakta / O köy bizim köyümüzdür / Gezmesek de tozmasak da / O köy, bizim köyümüzdür.” Oysa bir değil, binlerce köyümüz vardı. Fakat bir yel esti, bir gün bir kanun çıkartıldı, adına “Büyükşehir Belediye Kanunu” dendi ve bu kanunla bir anda 16.222 köy ve 1053 belde bir gecede, köy olmaktan çıkıp mahalle oluverdi. Yıl: 2012… Yürürlüğe giriş tarihi: 2014… Köy tüzel kişiliğine ait ortak malların ve meraların mülkiyeti büyükşehir belediyelerine geçti. Meralar hemen imara açıldı, tarım alanları daraltıldı. Taşınmazlar satıldı. Mahalledeki ahır ve samanlıkların mahalle dışına çıkartılması kararı ile de hayvancılık bitirildi. Hükümet, hatasını anlamış olmalı ki, 2020 sonlarında ilgi yasada yeni bir değişikliğe gitti. Buna göre mahalleri kentsel mahalle ve kırsal mahalle diye ayırıp kırsal mahallelere şimdi bir takım kolaylıklar sağlamaya çalışıyor. Fakat bu, tüzel hakların geri verilmesini, il özel idarelerinin yeniden açılmasını içermiyor. Sorunu çözmek yerine şimdilik pansuman tedavi ile yetiniyor. Mustafakemalpaşa’daki köyeler de tüm bu değişimlerden payına düşeni aldı. 30 Nisan 2023 Pazar günü, köylerin ve köylülerin ne durumda olduğunu görmek ve gözlemlemek amacıyla, köylerde seçim çalışması yapan CHP’li bir gruba katıldım. Mustafakemalpaşa CHP eski  İlçe başkanı Anıl Cengiz ile kadın kolu başkanı Raziye  Acar  yönetimindeki 18 kişilik çalışma grubuyla, iki minibüse binerek yola çıktık.  Hava çok güzel. Siyasiler gelecek baharları görebilmek için 14 Mayıs’ı bekleyedursun, doğaya bahar çoktan gelmiş bile… Kırlar yeşile boyanmış, renk renk çiçeklerle donanmış… Şimdi sırayla ziyaret edilen mahallelere bakalım. KÖSEHOROZ Mahallesi: İlçeye uzaklığı 22km. Nüfus: 228. Küçük bir kahvenin önünde araçlardan indik. 9 kadın, seçim broşürlerini dağıtmak için köy içinde küçük gruplar halinde dağılırken, biz erkekler de kahveden içeri girdik. İçeride yaşları 65 üstü,  7-8 kadar erkek var. Selamlaşıyoruz. Televizyon sesi kısılıyor; fakat kapatılmıyor. İzlenen kanala bakıyorum; Çiftçi TV kanalı… Tam da yaşam biçimlerine uygun kanal. Anıl Cengiz; neden geldiklerini, ne istediklerini içeren kısa bir konuşma yapıyor ve köylülerden sorunlarını dinlemek istediklerini belirtiyor. Köylülere göre en önemli sorunları bir su göledi… 50.000 incir ve ceviz fidanı dikmişler. Onlardan daha yukarıda olan Yenice mahallesine yapılan gölet tamamlanınca kendilerine gelen suyun daha da azalacağını, meyve ağaçlarının kuruyacağını düşünüyorlar. Tarımın ve hayvancılığın bitme noktasına geldiğini, köyde genç kalmadığını söylüyorlar. Taşımalı sistemle,  ilköğretim okuluna giden öğrenci sayısı: 4. Biri, elektrik faturasını gösteriyor. Dört aylık ödeme tutarı: 574 lira… Birer çay içip hep birlikte aşağıdaki büyük kahveye geçiyoruz. Daha çok insan var, fakat yaş grubu değişmiyor. Anıl Cengiz, burada daha uzun konuşuyor. Hiçbir karşı tavır yok. Sakince dinliyorlar. Anıl, konusuna vakıf. Hitap tarzı, oldukça etkili. Rakip partileri eleştirmekten ziyade iktidara geldiklerinde, partisinin neler yapacağını anlatıyor. Kadınlar, toplanıp geldikten sonra izin istenip ayrılıyoruz. YONCAAĞAÇ Mahallesi. Dere kenarında, küçük, şirin bir mahalle. İlçeye uzaklığı: 25 km. Nüfus: 2022’de 120 kişi. Mahallede düzenli olarak oturan 50 hane… İlköğretim okuluna giden öğrenci sayısı:10. Kadınlar yine mahalleye dağılıyorlar. Kahve yok, hitap edilecek bir kitle yok. Bir ara muhtar Aziz Pehlivan özel aracıyla geliyor. Ayaküstü görüşüyoruz. Köyün birkaç emekliye kaldığını, gençlerin iş ve aş bulmak için Bursa’ya göçtüğünü anlatıyor. Mahallenin görkemli camisi hemen dikkat çekiyor. Büyük, temiz ve bakımlı… Bahçesinde 1985 yılında yapılan ölçüme göre, 600 yıllık olduğu belirtilen dev çınar ağacı da çok ilginç. YENİBALÇIK Mahallesi. İlçeye uzaklığı: 27km. Nüfus: 2022’de 127 kişi. Toplam 80 hane. Köy kahvesi açık ama kimse yok. Kahvede duvardaki çerçeveli Atatürk fotoğrafı ile girişin hemen kaşsısındaki duvarın önüne konmuş olan altın renkli büyük Atatürk büstü ve büstün kaidesine sarılı bayrak ile yine yukarıda duvara asılmış uzunca Türk bayrağı dikkat çekiyor. İş yine fedakâr kadınlara kalıyor. Ev ev geziyorlar. Anıl Cengiz’le gezerken bir aileye rast geliyoruz. Bu aile, 2019 yılında çıkan bir yangında evleri ve samanlığı yanan bir aile. Evin hanımı, Jandarma ve belediye ekiplerince yangın sonrası tutulan rapora ve verilen sözlere rağmen devletten veya belediyeden hiçbir destek görmediklerini, mahallelinin yardımıyla kendilerini biraz toplayabildiklerini, fakat hâlâ babasının evinde kaldıklarını anlatıyor; “Yardımlarından geçtik, bir geçmiş olsun bile demediler” diye ailesi adına,  kırgınlığını dile getiriyor. FINDICAK Mahallesi. Bol virajlı ve oldukça dik bir yokuşu aşarak mahalleye ulaşıyoruz. Ormanla çevrili yüksek bir tepenin üzerine kurulmuş, tam yaşanacak bir mahalle… Fakat  yine karşımızda  aynı bilindik manzara… 30 / 40 hane, 70 seçmen ve emekli insanlar. Gençler yok, ilköğretim okuluna gidecek çocuklar yok. Köyde cami var; ama imam yok. Tarım, kendilerine yetecek kadar… Muhtar Mehmet Durak, önceden gerekli bağlantı yapılmış olmalı ki; tavuklu bulgur pilavı ve ayranları hazırlatmış. Kahveye geçip önce bir güzel karnımızı doyuruyoruz. Kahvede bir-iki detay dikkatimi çekiyor: duvardaki büyük camlı-çerçeveli Seyit Onbaşı resmi ve tam sayfa gazete röportajı ile aynanın üstüne yapıştırılmış şu söz: “Dost bildiğinize dikkat edin, düşmana gerek kalmaz.”  Bir de 1963 yılından başlayan ve değişik yıllarla devam eden köy erkeklerinin topluca çekilmiş, büyütülüp duvarlara asılmış camlı-çerçeveli fotoğrafları. Ne güzel bir düşünce; ama kadınlar ve çocuklar nerede? Olmadı ama böyle. Çaylarımızı içtikten sonra, kadınlar yine mahalleye dağılıyorlar. Bakalım bu parti, bu kadınların hakkını nasıl ödeyecek? Küçücük bir alan. Çabucak dönüyorlar. Kucaklarında mor leylak demetleriyle. Mahallenin muhtarlık binası önünde çok samimi bir muhabbet başlıyor. İhtiyarlar da bayağı bir hoş sohbet. Anıl, onlardan biri gibi. Ne de olsa aynı dili konuşuyorlar. Sonuçta O da bu bölgenin çocuğu… Diğer yerlerde de aynı şey olmuştu. Vatandaşlar, genellikle siyasetçilerin yalnız seçim zamanı geldiklerinden,  seçimden sonra,  bir daha uğramadıklarından şikâyetçi. Anıl, seçimden sonra da geleceği sözünü veriyor ve üstelik bir de “Çerkez sözü” diye vurguluyor. Ne diyordu rahmetli Kıvırcık Ali:” Gün akşama döndü gülüm / Bir selam sal sabah olsun” Gün akşama dönerken, bizler de İlçeye dönüyoruz. Son bir fotoğraf çekerek…
Editör: Haber Merkezi