Ortak Politikalar Mutabakat Metni
Hamza Oğuzer'in Kaleminden...
Kör Adamlar ve Fil
Eski bir Hint fablına göre 6 kör adam hayatlarında ilk kez bir fille karşılaşır. Filin neye benzediğini anlamak için hepsi file dokunurlar. Adamların hepsi filin başka yerlerine dokunduğu için fili bambaşka şeylere benzetirler.
Dişlerine dokunan mızrağa, bacağına dokunan ağaca, kulağına dokunan yelpazeye, gövdesine dokunan duvara, kuyruğuna dokunan halata, hortumuna dokunan fili bir yılana benzetmiş. Hepsi kendi deneyimini paylaşıp, diğerlerinin deneyimlerini dikkate almadığında, sonunda filin neye benzediğiyle ilgili bir uzlaşmaya varamazlar.
Körler, bütünü göremediğinden, sadece dokunduğu parçadan yola çıkarak fili tanımlamaya çalıştıkları için, bir türlü gerçeğe ulaşamıyorlar. Herkes, kendi gerçeğini tek “gerçek” olarak gördüğü için de aralarında uzlaşma değil çatışma çıkıyor.
“Yarım hekim candan; yarım imam dinden eder” der atalar. Bilir bilmez her konuda ahkâm kesen sözde “uzman ve köşe yazarlarından” uzak durmak gerekir. Hangi konuda olursa olsun, sağlıklı düşünmenin yolu önce aklını kullanmak, duygulara fazla kapılmamak gerekir. Bir konuya eleştirel yaklaşırken, toptan kabullenmek ya da toptan reddetmek yerine, iyinin içindeki kötüyü ve kötünün içindeki iyiyi gözden kaçırmamak gerek. Eğitimsiz birinin, ne iş olsa yaparım abi, demesi nasıl inandırıcı gelmiyorsa bize; her konunun uzmanıyım diyeni de ciddiye almamak gerekir. Yukarıda anılan metindeki dokuz ana başlığı hatırlayalım:
1.Adalet, Hukuk, Yargı
2.Kamu Yönetimi.
3.Yoksullukla Mücadele, Şeffaflık ve Denetim.
4.Ekonomi, Finans ve İstihdam
5.Bilim, AR-GE, Yenilikçilik, Girişimcilik ve Dijital Dönüşüm.
6.Sektörel Politikalar.
7.Eğitim-Öğretim.
8.Sosyal Politikalar.
9.Dış Politika, Savunma, Güvenlik ve Göç Politikaları.
İnternetten kolayca ulaşılabileceğimiz bu 240 sayfalık metnin tamamı okunabilir ve okunmalı da. Fakat tüm bu başlıklardaki konular hakkında, herkesin her şeyi bilmesinin mümkün olmadığını unutmayalım? Örneğin ben kendim için şunu söyleyebilirim: Ben emekli bir eğitimciyim. Eğitim konusunda yeterince okumalar yapmış, bu işin yıllarca eğitimi almış ve otuz yıl bilfiil öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olmuş bir kişi olarak; “Eğitim-Öğretim” başlığı hakkında konuşabilirim.
Bu vaatlerin neler getireceğini, ne kadarının uygulanabileceğini söyleyebilir; bu vaatler içinde mutlaka yer alması gerekirken; hangi hususların, bu vaatler demetinin dışında bırakılmış olduğunu sorgulayabilirim. Fakat diğer başlıklar hakkında az-buçuk bilgim olsa da bir uzman edası ile fikir beyan edemem. Yapabileceğim tek şey o konuların gerçek uzmanlarını dinlemek, okumak ve bu yolla bir fikir sahibi olmaktır.
Sözü; şimdilik Mesnevi’den alınmış bir Mevlâna uyarısı ile noktalayalım.
Adamın biri dört kişiye bir dirhem vermiş. Bu dört kişiden biri Arap, biri Türk, bir Acem bir de Rum imiş. Acem, "Biz bu parayla engûr alalım" demiş. Arap, "Hayır engûr olmaz, ineb alalım demiş. Türk, "Engûr de olmaz ineb de olmaz, üzüm alalım" demiş. Dördüncü kişi de, "Bırakın bu lâfları, istafil alalım" demiş. Adamlar hiç bir şekilde anlaşamayınca kavgaya tutuşmuşlar ve birbirlerini yumruklamaya başlamışlar.
Hazret-i Mevlânâ bu hikâyeyi anlattıktan sonra şöyle bir yorum getiriyor:
Bu adamların ahmakça bir kavgaya tutuşmalarının sebebi, isimlerin sırrından ve manasından gâfil olmalarıdır. Eğer manaya vâkıf, dil bilen, kadri yüce birisi orada olsaydı, onları kolayca uzlaştırırdı.
Onlara derdi ki : "Ben bu bir dirhemle hepinizin arzusunu yerine getiririm. Sizin sahip olduğunuz bu dirhem, hepinizin istediği şeyi yapmaya yeter. Yani dördünüzün isteğini de yerine getirir. Böylece birbirine düşman olan dört kişi de uzlaşır, birliğe ulaşır, bir olur. Sizin bu sözleriniz ise ancak savaşa ve bozgunculuğa sebep olur. Öyleyse siz susun, beni dinleyin de diliniz ben olayım. Sizin sözleriniz ayrıştırıcıdır, bu ayrıştırıcı sözlerin neticesi de ayrışmaktır ki bu da çatışma demektir.
Sözlük:
Beka: Ölümsüzlük, ölmezlik, kalıcılık, varlık, var olma.
Beka sorunu olmak: Siyasette; birinin veya bir şeyin, ülkeye olan güven ve gelecek umudu karşısında tehlike arz etmesi.
Mutabakat: Uzlaşma, anlaşma.
Dirhem: 1. Osmanlılarda, 3.207 gramlık ağırlık birimi. 2. Osmanlılarda gümüş para. 3. Günümüzde; Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin para birimi.
Bunlar da ilginizi çekebilir