11 Şubat 1963 günü kadın, evini temizledi sonra iki çocuğunu uyuttu. Saat altı sularında bakıcı kız gelmeden önce acıkmış olabilecekleri ihtimaline karşı, başuçlarına kurabiye ve süt bıraktı. Odalarının penceresini ardına kadar açtı, kapılarını kapatıp odadan çıktı. Çocukların gazdan etkilenmemeleri için, kapı altlarını da bezlerle iyice tıkadı. Sonra kafasını havagazı ocağına sokarak, gazı açtı. Doktor raporuna göre sabaha karşı son nefesini vermişti. Henüz 31 yaşındaydı... Amerikalı ünlü bir şair ve yazardı. Adı: Sylvia Plath… Eserleri: Günlükler, Sırça Fanus, Ariel ve seçme şiirler…
2 / İSTANBUL
13 Şubat 1958, Moda-İstanbul doğumlu şairimiz, Balkan göçmeni bir ailenin iki kızından biriydi. Ortaokul ve lise öğrenimini Kadıköy Maarif Koleji-Lisesinde tamamladı. Üniversite sınavına girdiği ilk yılda, İstanbul Üniversitesi Türk-Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı. Siyasi nedenlerle okulu bırakmak zorunda kaldı.
Ertesi yıl tekrar sınava girdi ve bu kez Boğaziçi Üniversitesi İngiliz-Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı. 1982’de henüz 24 yaşında iken üniversitede tanıştığı arkadaşı Kağan Önal ile hayatını birleştirdi. 1985 yılında Yardımcı Doç. Dr. Cem Taylan denetiminde; “Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi” başlıklı bitirme tezi ile üniversiteden mezun oldu. Ardından, eşinin işi gereği, Libya’ya taşındı. 16 ay sonra, bir türlü uyum sağlayamadığı bu ülkeden ayrılıp İstanbul’a döndü.
Kızıltoprak’taki evleri, o dönemin, yalnızlık tutkunu genç şairlerinin mekânı haline gelmişti. Şairler; Ece Ayhan, Cemal Süreya, İlhan Berk, Cezmi Ersöz, Edip Cansever ve daha başkaları, haftanın belli bir gününde, o evde toplanırlardı. Ev sahibesi genç kadın, şarkılar söyler, şairler son şiirlerini okurlardı. O da bir şairdi, duygu yüklü şiirler yazardı; ama yazdıklarını kimseyle paylaşmazdı.
Psikolojik sorunları vardı ve kendisine manik-depresif tanısı konulmuştu. Melânkolik yazma ve okumalardan uzak durması ve ilaçlarını düzenli olarak kullanması gerekiyordu. Fakat O, hep bildiği okuyor, ilaçlarını düzenli olarak almıyor ve alkolden çare umuyordu.
Sonunda beklenen oldu ve genç şairimiz, 13 Ekim 1987’de, beşinci kattaki evlerinin yatak odasının -genelde açmadıkları- penceresinden atlayarak tıpkı; 31 yaşında intihar eden manik depresif Sylvia Plath gibi yaşamına son verdi. Daha 29 yaşındaydı… Adı: Nilgün Marmara…
Üniversitede, üzerine bir mezuniyet tezi yazdığı, intihar ederek yaşamına son vermiş olan Amerikalı şair ve yazar Sylvia Plath’in, Nilgün Marmara’nın hayata bakışını ve yaşamını çokça etkilediği söylenir. Günlüğüne şöyle yazmıştı: “Biliyorum; bir gün dayanamayacak şu küçük kalbim, arkamı dönüp, güvendiğim ve inandığım her şeye veda edeceğim.”
Ölümünden sonra, şair Cemal Süreya, Nilgün için şu notu düşmüştü.
“Nilgün ölmüş… Beşinci kattaki evinin penceresinden kendini aşağı atarak canına kıymış. Çok değişik bir insandı Nilgün. Akşamları belli bir saatten sonra kişilik hatta beden değiştiriyor gibi gelirdi bana. Yüzü alarır, bakışlarına çok güzel; ama ürkütücü bir parıltı eklenirdi. Çok gençti. Sanırım daha otuzuna değmemişti. Bu dünyayı, başka bir hayatın bekleme salonu ya da vakit geçirme yeri olarak görüyordu. Dönüp baktığımda, bir acı da görüyorum Nilgün’ün yüzünde. O zamanlar görememiştim. Bugün ortaya çıkıyor.” (Günler / 841. Gün)
Eserleri:
Şiirleri: Daktiloya Çekilmiş Şiirler. Metinler. Günlükleri: Defterler, Kâğıtlar, Kırmızı Kahverengi Defter… Mezuniyet tezi: “Sylvia Plath’in Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi.”
“Hayatın neresinden dönsen kârdır”
Nilgün Marmara